Uzun yıllar önemli tesislerde teknik yöneticilik yapan ve UTTMD’nin Başkanlığını yürüten Kemal Evcioğlu ile “Tatbikatlar, Bilinçlendirme ve Teknolojinin Etkisi” üzerine bir sohbet gerçekleştirdik. Röportajımızın 3. bölümünü aşağıda okuyabilirsiniz.
Tüm tatbik uygulamalar gibi yangın tatbikatları mutlaka öğreticidir ve önemlidir. Ancak ne kadar efektif olduğuna dair soru işaretleri var. Sistemlere bakım yaptırmak yetmez, personelin eğitilmesi ve tüm yöneticilerin bilinçli davranması gerekir.
Tesisinizde bir vardiya düzeniniz varsa, nöbetçi müdürün teknik müdür kadar bilgi sahibi olması gerekir. Yangından korunma yönetim planı ekibinizden yönetim kademesine herkesçe bütünleşik bir yapıda görülmelidir. Bu sadece teknik bir konu değildir, binadaki herkesin güvenliğini ilgilendirdiği için herkesi eğitmek, bilinçlendirmek ve sorumlu tutmak gerekir. Bu açıdan bu tatbikatları da çok daha katılımcı, denetleyici ve gelişmiş kapsamda gerçekleştirmeliyiz.
Bu önlemler olmazsa olmazdır. Can güvenliği UTTMD için birinci plandadır. Tesislerimizin yangın veya başka bir acil durum için proaktif yapıda bir acil durum planı olmalıdır. Plansız yönetim ile kayıplar olduktan sonra üzülmek asla yeterli değil, gereğini önceden yapmamız gerekiyor. Bunu sağlamak da öncelikle etik yaklaşım gerektirir.
Acil durum eylem planlarına artık siber güvenlik de dahil oldu. Siber güvenlik, yapay zekâ gibi alanlarda hızla insan eğitmeliyiz. Teknolojik eğitimi ilkokul ve meslek liselerinden itibaren ele almalıyız. Eğitimlere destek olmalıyız. Bizim zengin dönüşümlere uyum sağlayabilecek, çocuklarımızın zekasını açacak, köreltmeden onları geleceğe hazırlayacak programları hep birlikte hayata geçirip uygulamamız gerekiyor.
Acil durum yönetimi açısından teknik müdürlerimiz ve yöneticilerimiz, ilgili yönetmelikleri en ince ayrıntılarıyla bilmeli ve doğru uygulandığından emin olmalıdır. Yangından korunma önlem planımızı denetlemeliyiz. Bu planı eksik tesisler de olabilir, onlara da destek olmalıyız. Sonuçta tüm tesislerimiz bir milli servettir. Eğer majör faktörlerde eksiklik görüyorsanız yazılı şekilde durumu rapor etmelisiniz. Gereken önlemin alınmasını sağlamak için gerekirse işimizden olmak pahasına, tesislerde acil durum güvenliğini asla ihmal etmeyelim ve can güvenliğini ciddi olarak birinci planda tutalım. Bunu yapabilirsek gelecek kazaları belaları azaltabilir ve daha az kayıpla atlatabiliriz diye düşünüyorum.
Uluslararası Tesis Teknik Müdürleri Derneği'nin tüzükte tarif edilen vazifeleri arasında sosyal sorumluluk çalışmaları da mevcuttur. Haliyle dernek olarak tüm seminer ve zirvelerimizde bu konuyu öncelikli gündemimize alıyoruz. En son düzenlediğimiz Tesis Yönetim Zirvesi’ndeki açılış konuşmamda acil durum eylem durum planının önemini bir kez daha vurguladım. Ayrıca Nisan 2025’te İzmir’de yapılan 16. Ulusal Tesisat Mühendisliği Kongresi’nde, tesislerde acil durum eylem planının gerekliliğini ve önerilerimizi uzman üyemiz İnşaat Mühendisi Serdar Salbaş aracılığıyla ilgililere ve kamuoyuna sunduk. Tesislerin projelendirme aşamasında yer almak için talep ve tekliflerimiz var. Derneğimizin bir online çevrimi de var. Bir ihtiyacı veya sorunu olan üyelerimiz bu online çevrimde her türlü herhangi bir sorusuna destek bulabiliyor.
Tesiste bir teknik müdür yoksa ve dışarıdan destek alınıyorsa işler biraz zorlaşabiliyor. Acil durumlarla ilgili felaketleri yaşayan tesisler üyemiz olsun olmasın, bu tesislerin güvenli şekilde sürdürülebilir olması hepsinin milli servetimiz olması sebebiyle de önemlidir. Ama bırakın milli servetimiz olmasını, yaşanan vakalarda can kaybının da söz konusu olması sebebiyle üzüntümüz çok olmaktadır. Yine de göz göre göre felaketler yaşadık ve yaşıyoruz. Burada beni en çok üzen, bütün bunların yaşanmasına hiç gerek yokken yani elimizde imkanlarımız varken ve gerekenler belliyken neden önlem almıyoruz sorusuna cevap verememektir.
Bilgi birikimlerimizi paylaşmaya her zaman açığız ama etik eksiklikleri nasıl aşacağız? “Göz göre göre” faktörü hep 1.sırada, bilgi eksikliği 2.sırada, uygulama hataları ise 3.sırada geliyor. Özellikle “göz göre göre” faktörünü aşabilmemiz için uzmanlarımızı ellerini taşın altına koymaya davet ediyoruz.
Yöneticilerimizden, projelerde bizim gibi STK’ların görüşlerini almak üzere komisyonlar kurmalarını, bahsettiğimiz hataları gerçekçi şekilde ele almalarını bekliyoruz. Özellikle can kaybını önleyecek üzere milli servetimiz olan tesisleri korumak ve mal kayıplarını engellemek için eksiklik veya yanlışlıklardan arındırmalarını rica ediyoruz. Talep ve önerilerimiz var.
Tüm üyelerimizin asıl görevi, teknik açıdan mal ve can güvenliğini sağlayarak kamuoyuna hizmet etmektedir. Bunu sağlamak için üzerimize düşeni yapmaya hazırız. Daha da çok çalışmak zorunda olduğumuzu, eksikliklerimizi gidermek zorunda olduğumuzun bilincindeyiz. Risk değerlendirmesi, denetimlerin düzenli olması, tatbikatların daha gerçekçi uygulanması, eğitim programlarının daha etkili ve katılımlı koordine edilmesi gibi hususlarda bilgi birikimimizden de faydalanılmasını isteriz.
Son olarak şahsi görüşümdür. Zorunlu denetim konseptini daha da geliştirmeliyiz. Zorunlu denetim denetimi geçiştirmek için kısayollara başvurmak değil, uygulayıcı olmayı zorlayan bir denetim. Bu denetimlerinin kapsamının ne olacağı kamuoyunda ilgililer tarafından seminer ve sempozyumlarda tartışılmalıdır. Yöneticilerimiz ve hükümet yetkililerimiz de gerekli düzenlemeleri yapacaklardır diye düşünüyorum.
Teknolojik gelişmeler daha da hızlı yükselen bir ivmeyle devam edecek. Ucu açık şekilde sürekli gelişen bir teknolojik yapı içinde bizler neredeyiz? Bunu kendimize sormalıyız. Devrim niteliğindeki dijital dönüşüm ve bilgi çağına hazır mıyız? Ne kadar hazırız? Onu iyi tespit etmeliyiz. Bunlar krizler de getirebiliyor ama yaşamsal rekabet alanları içinde çok önemli fırsatlar da.
Biz millet olarak krizlere karşı dayanıklılığımızı bu fırsatları lehimize dönüştürme yönünde kullanabilmeliyiz. Teknolojik gelişmelere uzak kalamayız. Jeopolitik konumumuz itibariyle her an köprü mahiyetindeyiz. Tedarik ve enerji zincirinin tam ortasındayız. İhtiyacımız olan bilinçli şekilde iş birliği ile gençlerimize de güvenerek el birliği ile onları geleceğe hazırlamaktır.
Aslında ülkemizde çok sorunlarımız var mı? Var. Bunlar canımızı acıtıyor mu? Ne kadar acıtıyor olsa da gençliğe her zaman kendimize güvendiğimiz gibi güveniyoruz. Önceden bu ulus nasıl ki kültürlü, bilgili nesiller yetiştirdiyse; bundan sonra da gelişmeleri yakalayıp dünyadaki yerini medeniyetler zirvesine yükseltecek çağdaş nesilleri yetiştirip, rekabet alanındaki her uygulamaya hızla entegre olabilecektir.